Bencil Dev
Bencil Dev Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Okuldan gelen çocukların yorgunluklarını atmak, eğlenmek için neşeyle oyun oynadıkları, büyük bir DEV’e ait olan bahçe varmış. Ancak DEV uzun yıllar ortalarda olmadığından bu bahçe insanların ortak kullanım alanına dönmüş. Bu bahçe yumuşak yeşil çimleri olan geniş ve güzel bir bahçeymiş. Burada çimler üzerinde yıldız gibi, birbirinden güzel narin çiçekler, bahar mevsimi geldiğinde pembe, sarı, mor, kırmızı, turuncu vb. renklerle her yanı renklendirir, meyve ağaçları da bu renk cümbüşüne katılırlar, bol bol meyve verirlermiş. Kuşlar da bu güzel bahçedeki ağaçlara konup ötüşürler, kuş sesleri ve çocukların sesleri birbirine karışır, günler şenlik havasında geçermiş.
Günlerden bir gün DEV geri geldi. DEV çok sevdiği bir arkadaşını ziyarete gitmiş ve yedi yıldır onunla kalmıştı. Bunca zaman sonra kendi topraklarını özlediğini söyleyerek arkadaşının yanından ayrıldı, çok geçmeden kendi topraklarına döndü. Döndüğünde bahçesinde oynayan çocuklar gördü, onlara;
“- Burada ne yapıyorsunuz?”. diye kızgınlıkla, sert bir şekilde bağırdı ve çocuklar kaçtı. “Burası benim bahçem, buradan uzaklaşın, yoksa hepinizi cezalandırırım. Burada oynamanıza izin vermiyorum.” gibi tehditler savurdu.
Öfkesi bir türlü geçmeyen DEV, bahçesinin etrafını yüksek bir duvarla çevirdi ve “”İzinsiz geçenler cezalandırılacak” diye bir uyarı tabelası koydu. O çok bencil DEV oldu.
Yoksul mahalle çocuklarının oynamak için şimdi hiçbir yeri yoktu. Çocuklar yollarda oynamaya çalıştılar ama yol çok tozlu ve sert taşlarla doluydu, bahçe gibi değildi. Çocuklar okuldan çıktıklarında DEV’in ördüğü yüksek duvarın etrafında dolaşırlardı ve içerideki güzel bahçe hakkında konuşup orada ne kadar mutlu olduklarını birbirlerine söylerlerdi.
Mevsimler sürekli değişiyor, günler günleri kovalıyordu. Sonra ilkbahar geldi, ülkenin her yerinde küçük çiçekler renklendi ve türlü kuşlar etrafta uçuşmaya başladı. Ancak bencil DEV’in bahçesinde hala kış vardı. Kuşlar oraya uçmadı, ağaçlar ve çiçekler rengarenk çiçeklerini açmadı, çocuklar da o bahçeyi umursamaz oldular. DEV, penceresinin önüne oturup kar ve buzlarla dolu bahçesine baktı, kendi kendine söylendi ” Her yerde karlar eridi, çiçekler açtı, meyveler oldu, benim bahçemde neden bahar olmadı, bahçem güzelleşmedi!” dedi. DEV’i işiten bir kardelen, karlar arasından usulca başını uzattı ve “sen çok bencilsin” dedi ve tekrar karlar altına girerek derin bir uykuya daldı. Her yerde bahar varken DEV’in bahçesinde fırtınalar, karlar, don olayları, buzlanmalar ve aşırı soğuklar devam etti.
Bir sabah DEV yatakta uyanık halde yatıyordu. dışarıdan bazı güzel müzik melodileri duyunca kralın müzisyenleri olmalıdır diye düşündü, hoş sesler kulağına kadar gelmeye devam ediyordu. Sonra camdan bahçeye doğru baktı, küçük bir kuş tüm yeteneklerini sergilercesine ötüyordu, sonra rüzgarlar kesildi, yağışlar durdu, karlar ve buzlar erimeye ve bahçe yeşillenmeye başladı, kısa süre sonra da her yer çiçeklerle doldu ve etrafa hoş kokular yayıldı. “Sonunda baharın geldiğine inanıyorum” dedi DEV ve yataktan atlayıp dışarı çıktı. Gördükleri karşısında şaşırdı kaldı
O kutuplar gibi soğuk bahçesi tamamen değişmiş, bahçesi bahar havasına bürünmüştü. Nedenini anlamaya çalışıyordu. Duvardaki küçük delikten bahçeye giren çocuklar vardı ve çocuklar ağaçların dallarında oturuyorlardı. DEV, her ağaçta küçük bir çocuk olduğunu görebiliyordu. Ve ağaçlar çiçeklerini açmış, çocukları adeta sarmalamıştı. DEV, bahçesinin yeni haline çok sevinmiş, içini mutluluk kaplamıştı, çocukların bahçesine girmesine izin verir gibi çocuklara el salladı. Kuşlar uçuşuyor, neşeyle cıvıldıyorlardı ve çiçekler, çimenlerin içinden yukarı bakıyor ve adeta gülümsüyorlardı.
Bahçenin he yanına bahar mevsimi geldiği halde, bahçenin köşesindeki bir ağaç hala karlı, buzlu kış havasını yaşıyordu. Durum şaşırtıcıydı, bahçenin uzak köşesindeki ağacın altında küçük bir çocuk vardı. Çocuk ağacın dallarına kadar ulaşamıyor, bir türlü ağaca tırmanamıyordu. O daha küçük bir çocuktu ve o acı acı ağlıyor, ağacın etrafında umutsuzca dolanıyordu. Ağaç çocuğun tırmanması için alttaki dallarını eğse de çocuk çok küçük olduğundan ağaca çıkamadı. Dallarında çocuk olmayan kar ve buzlarla kaplı ağacı gören DEV, yaşananların nedenini anlamıştı;
“Ben ne kadar bencil oldum, elbette ben bu kadar bencil olursam bahçeme bahar gelmez, şimdi yapmam gereken çocuğu ağaca koymak ve en kısa sürede de bahçe duvarını yıkmak olacak, benim bahçe sonsuza dek çocuk oyun alanı olacak” diyerek yerinden fırladı. DEV gerçekten yaptıklarından dolayı çok üzüldü.
Hemen alt kata indi, kapıyı açıp ve bahçeye çıktı. Çocuklar onu görünce çok kortular, hepsi aceleyle bahçeden kaçtılar ve bahçeye tekrar kış geldi. Ancak bahçenin uzak köşesindeki ağlayan çocuk DEV’in geldiğini fark etmedi, o hala ağaca tırmanamadığı için, üzülüp ağlıyordu. DEV, küçük çocuğun arkasından yavaşça yaklaştı ve eliyle nazikçe çocuğu alıp yukarı kaldırdı, ağacın dallarına koydu. Ve o ağaca bahar geldi, çiçekler açtı, kuşlar kondu. Küçük çocuk kollarını uzattı ve DEV’in boynuna sarılıp onu teşekkür edercesine öptü.
Her şeyi uzaktan korkulu gözlerle izleyen diğer çocuklar, DEV’in artık kötü biri olmadığını anlayınca koşarak geri geldiler ve onlarla birlikte bahar da geldi. Artık bahçe, küçük çocuklar için bir oyun alanı olmuştu. DEV ise, büyük bir balta aldı ve duvarı yıktı. O bölgeye yolu düşenler anlatırlar, dev ve çocuklar, şimdiye kadar görülen en güzel bahçede oyun oynarlar.